Mimarisi ve Futboluyla Katalanların Gözde Şehri Barselona!
Kasım ayı, benim doğduğum ay… Mimarisi ve özellikle futboluyla adından söz ettiren ve bol miktarda turist çeken Katalanların gözde şehri Barselona’dayım.
Doğum günümde, kendime bir hediye vereceğim ve ruhumu şımartacağım dedim. Öyle ya Temmuz ayında, en büyük hayalim olan ilk kitabım Yaşamı Kullanma Kılavuzu‘nu yazmış ve yayınlamıştım. 2014 yılını da bitirmek üzereydim. Bir “seyyah” olarak kendime verebileceğim en güzel hediye yolculuk ve seyahat olabilirdi tabii…
Kendi kendime dedim ki; “Hadi Figen, ülkelerden bir ülke seç ve beğen kendine! Aklım Fransa, İtalya arasında kısa bir süre gidip gelse de, açık ara farkla bu seçimi Barcelona kazandı.
Hatta yüreğim çoktan Barselona’ya doğru yola çıkmıştı bile! Aklım da çoğu zaman olduğu gibi yüreğimi takip etti ve uçuş biletimi, kısa sürede aldım. Doğum günüm olan 18 Kasım’da Barcelona’da olacaktım. 🙂
Pegasus Havayolları’ndan, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan oldukça ucuz bir bilet buldum ve internetten de kalacak yer ayarladım. Gezinin en önemli kısımlarını halletmiştim. Şimdi iş, bilgi toplamaya ve görülecekler-yapılacaklar listesi oluşturmaya kalmıştı. Valizimi 20 kilogramı geçmeyecek şekilde hazırladım. 4 gece 5 günlük bir zamanım vardı. 15 kg da sabitledim valizi 🙂
Uçuşum sabah 10.25’de idi. Söylenildiği gibi iki saat önce havalimanında oldum. Rahat rahat işlemleri halledip, uçağa cam kenarına kuruldum. 🙂
Yolculuk biraz uzun sayılır. İstanbul’da başlayan yolculuğum, 3 saat 15 dakika sürdü. Giderken ki uçuş rotamız: Bulgaristan, Üsküp, İtalya ve Fransa üzerinden idi.
Kısa Kısa Barselona’yı Tanıyalım
Barselona’yı herhangi bir İspanya şehri olarak düşünmek hata olur çünkü Barselonalılar kendilerini İspanyol olarak ve Barselona’yı da bir İspanyol şehri olarak görmüyor! Peki, ne olarak görüyorlar derseniz: Kendilerini Katalan olarak ve Barselona şehrini de, Katalan şehri olarak görüyorlar. Bunun aksini söylediğinizde veya ima ettiğinizde de ciddi biçimde bozuluyorlar.
Bu, kendilerini ayrı görme düşüncesi, bayraklarını bile ayırmış durumda. Barselona sokaklarındaki evlerde Kral’ın armalı bayrağı yerine çoğunlukla Galatasaray’ın bayrağına benzeyen sarı kırmızı şeritlerden oluşuyor.
Azıcık da futbol…
Futbol demişken; Kral’ın desteklediği takım olan Madrid, Barselona (FCB) takımıyla maçları ayrı bir keyif oluyor. İspanyollar bu derbiye “el clasico” (Klasik) adını veriyorlar.
Bazı beyler belki düşünecekler bir bayan olarak bu kadar futbol bilgisini ve detayını nasıl biliyor diye. Bu maçları TV’den çok izlemişliğim vardır ve ayrıca Avrupa’da desteklediğim takım da Barselona’dır.
Barselona Tarihi
İspanya’nın, Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı ve ticaret merkezidir. Şehir Fenikeliler, Romalılar, Kartacalılar, Endülüs Emevileri ve İspanyol İmparatorluğu’ndan bu günlere gelmiş olan 2 bin yıllık tarihin görkemli zenginliğine sahip.
18.yy sonunda İspanya’nın diğer yerleri baskıcı feodal koşulları yaşarken, Barselona ise ticaret ve sermaye birikimi sayesinde sanayileşme atılımlarına girişmiştir. Bu sayede Burjuvazi gelişmiş, Fransız Devrimi’nin de etkisiyle bölgede özgürlükçü ve eşitlikçi düşünce akımları yeşermiştir.
Mimari ve Sanat
Ticareti, özgürlükçü akımları sayesinde sanat ve mimari olarak güzel eserler ortaya koyma imkânı bulan birçok ünlü sanatçı, sanatını konuşturmuş ve bizlere, eşsiz eserlere şahitlik etme fırsatı yaratmıştır. Bunlardan özellikle Antoni Gaudi, Sagra da Familia ve diğer eserleriyle Barselona’ya adeta damgasını vurmuştur.
Ünlü ressam Picasso, 1895-1900 yıllarında Barselona’da yaşamıştır. 1900 yılında ayrıldığı Barselona’dan uzak kalamayan ressam bu şehre, 1901 yılında tekrar dönmüştür ve 1904 yılına kadar Barselona’da yaşamıştır. Bu zamanı ve oradaki eserlerini, “Mavi Dönemim” olarak adlandırmış ressam, 1904 yılından sonra Fransa’ya yerleşmiştir.
Museo Picasso (Picasso Müzesi), 1981 yılında eşinin de Picasso’nun seramik çalışmalarını bağışlamasıyla, bugünkü halini almıştır. Ünlü ressamın 2.500’den fazla eserini, Museo Picasso’da görmek mümkündür.
Kendisi kübik akımıyla benim en sevdiğim ressamlardan biridir. Eserlerini Sabancı Müzesi’nde gördüğüm için sınırlı olan vaktimi, görmediğim şeyler için ayırmayı ve bilmediklerimi keşfetmeyi tercih ettim. 😉
Barselona’da Dil
Bayrağı bile İspanya’dan farklı olan Barselona’nın dili de, elbette aynı olamazdı. Katalanlar İspanyolca değil Katalanca konuşuyorlar. Bu Katalanca nasıl bir dil derseniz şöyle söyleyeyim: İspanyolca’ya biraz benziyor ama Fransızca’ya da çok yakın bir dil. Hala anlayamadım diyorsanız örneklerle anlatayım:
İspanyolca: Viajar es una pasión. (Seyahat etmek bir tutkudur.)
Katalanca: Viatjar és una passió. (Seyahat etmek bir tutkudur.)
Fransızca: Voyager est une passion. (Seyahat etmek bir tutkudur.)
Biraz İspanyolca bilen ben ne dediklerini pek anlayamadım doğrusu. Ülkede, İngilizce konuşan kişi de çok yok. Fransızca bilenlerin işi kolay… Fransa’ya 1 saatlik uçuş mesafesinde olan şehirde, halkın çoğu Fransızca biliyor.
Kültür
Diğer Akdenizliler gibi yemeyi içmeyi ve bağıra çağıra konuşmayı çok seven bir millet Katalanlar. Benim gördüğüm kadarıyla Katalanlar, kendilerini İspanya’dan ve İspanyollardan biraz üstte görüyorlar 😉
Yeme-İçme Kültürü
Hayatın geç başlayıp geç bittiği şehirde öğle yemekleri zamanı ayrı bir keyif onlar için. Yaz aylarında öğlen siesta yapan Katalanlar uyku sonrası güzel bir yemekle güne devam ediyor. Uzun saatlere yayılan ve büyük bir keyifle yenilen öğle yemekleri, bir kadeh şarap/Sangria ve atıştırmalıklar (tapas) eşliğinde başlıyor.
İspanya’da olduğu gibi burada da akşam yemeği 22.00 gibi başlar ve gecenin geç saatlerine kadar devam eder. Barcelona’da akşam yemekleri için; deniz ürünlü, tavuklu ya da etli pilav (Paella),
kızarmış küçük biber (Pimientos de Padron), patatesli omlet (Tortilla) başı çeken yiyeceklerdendir.
İspanyollar’ın meşhur içeceği olan Sangria da burada mevcut. Ancak bir Katalan’dan duyduğuma göre; Madrid’deki Sangrialar, biraz daha başarılıymış. 😉
İklim
Akdeniz ikliminin hâkim olduğu Barselona’da iklim yumuşaktır. Gittiğim Kasım ayında hava her gün güneşliydi. Gündüzler iyiydi, akşamları ise hava biraz serinliyordu.
Din
Halkın büyük bir çoğunluğu Katolik… Kilisenin eski katı kuralları ve uygulamalarının etkisinden olacak belki, genç nüfus kiliseye karşı pek de ilgili değil çoğunlukla…
Figen Karaaslan© Seyyahça Ocak 2015