İtalya,  Kutsal Yerler,  Müzeler,  Yurt dışı

Vatikan Müzesi

Bu yazımda size Papa yönetimindeki küçük bir ülke olan Vatikan hakkında bilgi vereceğim. Vatikan Müzesi, müzeye kolay giriş önerilerimi ve Vatikan gezisi hakkındaki detayları bu yazının içerisinde bulabilirsiniz.

Floransa’dan Roma’ya Dönüş

İtalya’da 5. Günüm…

Hava o kadar sıcak ki… İtalyanların ve İspanyolların siesta yapmasını şimdi bu sıcağı yaşadıkça daha iyi anlıyorum. Sıcakta çalışmak ya da herhangi bir şey yapmak işkence gibi geliyor insana…

Saat 11.00’de kaldığım yerden ayrıldım ve kahvaltı yaptıktan sonra bir gün önce de geldiğim kafede milkshake içtim.

Günlerdir, bulamadığım ve yiyemediğim sade kaşarlı tostu özledim bu arada… Bu sıcakta valizle dolaşmak fikri pek akıl karı gelmediği için kendimi tren istasyonuna atıyorum.

Santa Maria Novella (SMN) Tren İstasyonu’nda beni Roma’ya götürecek treni bekliyorum. 2-3 saatimi burada geçireceğim.  Tren 15.00 de hareket ediyor. Saat 17.00 civarında Roma’da oluyorum. Otele gidiyorum.

Odada fark ediyorum ki kolumdaki altın bilekliğin yerinde yeller esiyor. Resepsiyona, bileklik görüp görmediklerini soruyorum. Sen fark etmeden, kolundan almışlardır diyor. Nasıl yani diyorum? İstanbul’da yaşayan ben anlayamaz mıyım diye düşünüyorum. Aklıma, gözünden sürmeyi çekmek deyimi geliyor. Yani bu konuda,  oldukça ustalaşmışlar anlaşılan…

Roma ve Floransa Yalnız gezen Bir Bayan İçin Güvenli mi?

Floransa’ da kendimi, Roma’dan daha güvende hissettim. Yeri gelmişken söyleyeyim Floransa, yalnız bir bayanın rahatça gezebileceği bir şehir. Roma’yı soracak olursanız, şöyle cevaplayabilirim. Elbette ki her ülkeye gidebilirsiniz. Roma için bazı konulara dikkatinizi çekmek istiyorum sadece… Roma’da esnafa genel olarak yol sorabilirsiniz ancak yoldaki herkese de güvenmeyin. Akşam saatlerinde tek başınıza ve tenha yerlerde hırsızlık olaylarıyla karşılaşabilirsiniz. Tek başınıza, bir bayan olarak kalacaksınız daha merkezi otellerde konaklamanızı tavsiye ederim. Ben elimden geldiğince dikkatli olduğum için bir sıkıntı yaşamadım ama Roma Termini bölgesi çok göç almış bir yer ve gruplar halinde dolaşan siyahiler, insanı tedirgin ediyor biraz açıkçası…

İtalyan Halkına Dair Gözlemlerim

İtalya’da özellikle Floransa’da ve Roma merkezde oldukça tarz giyinmiş kadınlar ve erkekler gördüm. Özellikle 40 yaş üstü erkeklerin kendilerine oldukça dikkat ettikleri, dikkatimi çekti. Kel ve göbekli erkek pek görmedim. İtalyan erkekleri gerçekten karizmatikler.  İlginç olan yaş büyüdükçe, aynı oranda bu karizmatiklik de artış gösteriyor. 🙂

Bir de Moda’nın başkenti sayılan Milano’ya gitseydim sokaklar, tam podyum havasında olacaktı anlaşılan diye düşünüyorum.  🙂 Roma ile Floransa’yı karşılaştırırken, fiyatlara da değinmek istiyorum. Floransa daha turistik bir şehir olduğu için sanırım, Roma’dan daha pahalı geldi bana…

Hepsi olmasa da bazı İtalyanlar, İtalyancayı çok iyi kullanıyor. Roma’da bir restoranın önünden geçerken içeriden gelen seslerin konuşma mı yoksa şarkı mı olduğunu anlayamadım. Dayanamadım ve içeri bir göz attım. Meğer şarkı değilmiş, adam konuşuyormuş. 🙂 İtalyanca, melodik bir dil ve kulağa çok hoş geliyor.

Roma’da akşam yemeği için dışarı çıkıyorum. Termini tren istasyonunun içindeki Mcdonalds’a gidiyorum. Yemeğimi yedikten sonra resepsiyona geliyorum ve ertesi gün için Vatikan’a gidiş bilgilerini alıyorum. Otobüsle gidebilirmişim. Odada kilima var ama çalıştırmak için ekstra para ödemem gerekiyormuş. Ayrıca ben otele varmadan kredi kartımdan parayı çekmişler. İtalya’da yol sormak paralı, odadaki klima paralı, her şey paralı… 🙂 En iyisi odada dinlenmek… Ertesi gün, Vatikan kuyruğu beni bekliyor olacak. Dinlenip, enerji depolamak gerek. 🙂

İtalya’da 6. ve Son Günüm…

Vatikan Gezim

Vatikan-İtalya 3

Sabah uyanıyorum. Duş alıyorum ve kahvaltı yapıyorum. Bugün dönüş günü ve valizimi resepsiyona bırakıyorum. Termini’deki otobüs duraklarına gidiyorum. Otobüs bileti alıyorum. Burada da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bileti makinede okutmak gerekiyor. Her zaman kontrol olmuyor ama biletinizin olmaması ya da o bileti cihaza okutmamanız durumunda ceza alabiliyorsunuz. 1€ için riske girmeye hiç gerek yok bence deyip, biletimi cihaza sokup işletiyorum.

Romalılar anlaşılan o ki turiste hayli doymuş. Bu yüzden yol sormaya ve yardımcı olmaya para ister vaziyetteler. 🙂 Bir durağa gelince otobüsün yarısı boşalıyor neredeyse, ben de şoföre soruyorum: Vatikan mı? “Si” (Evet) diyor. Otobüsten iniyorum. Meydana geliyorum ve orada duran görevlilere soruyorum.

Vatikan- İtalya

Vatikan’ın girişi bura mı diye? İşin ilginç yanı böyle turistik bir ülkede ve bu kadar turistik bir noktada duran görevliler İngilizce bilmiyor! Vatikan Müzesi’nin girişinin oradan olmadığı konusunda anlaşıyoruz.

Vatikan-İtalya

Giriş yakın mı diye soruyorum İngilizce olarak. Beni anlamıyor. Aklımda kaldığı kadarıyla İspanyolca deniyorum. İtalyanca ve İspanyolca benziyor diye. “Oo İspanyolca” diyor ama ne dediğimi anlamıyor. Farklı şekillerde sorumu sorduktan sonra, sonunda girişin yürüme mesafesi uzaklığında olduğunu anlıyorum. Dışarı çıkıyorum ve müzeye doğru gidiyorum.

Biraz daha yürüdükten sonra Vatikan’ı göremeyince tekrar soruyorum. Bir kapının önünde duran ve boynundaki karttan, görevli olduğu anlaşılan, iyi İngilizce konuşan birine denk geldiğimi anlayınca fazla sıra beklemeden müzeye nasıl girebileceğim tüyosunu öğrenmeye çalışıyorum. Biraz konuştuktan sonra bana: “Nerelisin? Yunan mısın?” diye soruyor. “Hayır, ama ilginç olan İtalya’ya geldiğimden beri birçok kişi benim Rus olduğumu düşündü, ilk kez Yunan diyen biri çıktı.” diyorum. “Yunan değilsen, Türk’sün” diyor. Evet, nasıl bildin diyorum? “Yunanlar ve Türkler her zaman birbirlerine benzer deyip, gülümsüyor. Kısa sohbet ve Vatikan’a kolay giriş tüyolarını aldıktan sonra kendisine teşekkür edip, yoluma devam ediyorum.

Az rötarlı olarak Vatikan Müzesi’nin girişine gidiyorum. Kuyruk, bedava ekmek sırası kadar uzun…

Kuyruğa Girmeden Vatikan Müzesi’ne Girme Tüyoları

Yol sorduğum adamın dediği gibi Vatikan’ın yakınındaki Caput Mundi Tour ofisine girip, normalde 25 Euro olan Vatikan biletine 45 Euro veriyorum.

Bu parayı verirken insanın içi biraz cız ediyor ama bunu, kredi kartıyla ödeyebiliyorsunuz. 😉 Size bu para karşılığında bir sticker veriyorlar ve onu, tişörtünüze ya da görünen bir yere yapıştırıyorsunuz.

Size giriş saatinizi de söylüyorlar. İçeri, ancak o zamanda girebiliyorsunuz. Bir anlamda, 45 Euro’yu ödeyince, Vatikan yolları size kuyruksuz ve sorgusuz sualsiz şekilde açılmış oluyor. 🙂

Yeri gelmişken söyleyeyim Vatikan’ın Katolikler için ruhani bir etkisi ve önemi olduğu için ne olur ne olmaz diyerek, askılı ve şort kıyafetlerle gitmemenizi tavsiye ederim. Sistina Şapeli’ne bu tarz kıyafetlerle alıp almadıklarını bilmiyorum ama ben riske girmek istemedim hiç.

Vatikan Müzesi

Ayrıca Vatikan, başka bir ülke olarak geçtiği için yanımda pasaportta götürmüştüm ama girişte pasaport istemiyorlar. İçeri girdikten sonra x-ray cihazlarından çantanız geçiriliyor. Benden bir bilet daha sordu içerideki görevli polis. 45 Euro’yu ödeyen ben biletimi yakacak bunlar ve bana tekrardan para ödetecekler diye panik oldum biraz. Polise: “Ama aldım bileti dedim.” Bir de dışarıdaki kuyruğu düşününce gözlerim doldu. 🙂 Panik olduğumu anlayan Polis, beni yatıştırmaya çalıştı ve sadece bir bilet lazım dedi. Gittim danışmaya ve durumu söyledim. Ben parayı ödedim dedim. Bana bir kâğıt verdiler. Bir sorun olmadığını söylediklerinde çok rahatladım. Normalde, içeri selfie çubuğu ile girmenin yasak olduğunu okumuştum ama polis, ses etmedi. Ben de, şansımı denemek istemiştim açıkçası…

Sıra beklemeden girdiğim için 45 Euro bile ödemiş olsam, kendimi şanslı hissetim bir an… 🙂

İçerisi çok kalabalık… İlginç olan; müze çok kalabalık olduğu için görevliler sizi, önemli bölgelerde hep ilerlemeniz konusunda uyarıyor. Müze içerisindeyken, tekrar geri gitme ve uzun süre duraklama imkanınız bulunmuyor bazı bölümlerde…

Selfie çubuğumla mutlu mesut fotoğraflarımı çekerken bir süre sonra İngilizce konuşan, aksanından İngiliz olduğunu düşündüğüm bilmiş bir rehber, bana selfie çubuğunun yasak olduğunu söylüyor. İçimden, İtalyan polisi ses çıkarmamış, sen kim oluyorsun demek gelse de, bunları kısa sürede kafamda İngilizce olarak kurgulayamadığım için es geçiyorum. İtalya’da İtalyan kanunları geçer, hevesini İngiltere’ye sakla güzelim 🙂 Neyse…

Müzenin tavan süslemeleri ve duvar freskleri çok göz alıcı…

Vatikan Duvar Resimleri

Bu noktada kelimeler sussun ve resimler, Vatikan Müzesi’ni anlatsın… 🙂

Vatikan'a Açılan Pencere :)
Vatikan’a Açılan Pencere 🙂

Müzenin içi kadar bahçesi de güzel ve dikkat çekici…

Vatikan'ın Bahçesi de, içi gibi göz alıcı...
Vatikan’ın Bahçesi de, içi gibi göz alıcı…

Müzenin çıkışında Papa’yı koruyan İsviçreli askerleri görüyorum. İlginç kostümleri olan bu askerlerin hikayesi de biraz ilginç…

Papa'yı ve Vatikan'ı Koruyan İsviçreli Askerler...
Papa’yı ve Vatikan’ı Koruyan İsviçreli Askerler…

Şöyle ki: Papa uğruna ölmeye yeminli İsviçre Muhafızları, 500 yıldır görevlerinin başındalar. Vatikan’ı ve Papa’yı koruma görevinde 500 yılı geride bırakan İsviçre Muhafızları’nın hikâyesi 1505 yılında Papa II. Julius’un, İsviçre’den kendisini koruyacak bir birlik göndermesini talep etmesiyle başlıyor. O tarihte İsviçre askerlerinin ünü, tüm Avrupa’ya yayılmış durumda. Eylül 1505’te 150 adet İsviçreli asker, ilk defa Roma’ya geliyor. Ancak İsviçre Muhafızları’nın resmi kuruluşu 22 Ocak 1506 olarak kabul ediliyor.

Sıcaktan yanmış ve yorulmuş bir şekilde turumu tamamlıyorum. Artık otele dönüp, valizimi alıp havalimanına dönme zamanı… Bu sıcakta ve yorgunlukta, adım atacak halim kalmadı. Otobüse binip, geri dönüyorum. Otelden valizimi alıp, havalimanına gideceğim. Bu sefer trene ya da shuttle servisine 15 Euro vermeye hiç niyetim yok. Termini’den kalkan 4 Euro’ya havalimanına giden otobüsler var.

Onlara biniyorum. Havalimanına geliyorum ve zamanı geldiğinde uçağıma biniyorum. 5 gece, 6 günlük İtalya yolculuğum da böylece sonlanmış oluyor.

Figen Karaaslan Seyyahça © Nisan 2016

Kendim için modern bir Seyyah Kadın gezgin diyebilirim. Yaşamın, bir yol ve yolculuk olduğuna inanıyorum. Seyahat etmeyi, insanı içsel yolculuklara taşıdığını düşündüğüm için seviyorum. Bu sebeple de, fırsat buldukça, bir seyyah gibi geziyorum ve yolculuk yapıyorum. Yaşamın, paylaştıkça zenginleştiğine ve anlamlandığına inandığım için de; gördüklerimi ve yaşadıklarımı Seyyahça’da yazarak, paylaşıyorum. Yaşam yolunda yolculuk ederken; 2014 yılında, Yaşamı Kullanma Kılavuzu isimli bir kitap yazdım ve yayınlattım. Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği ve Yakın Doğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunuyum. 10 yıldan fazla reklam-metin yazarlığı, editörlük ve içerik editörlüğü yaptığım profesyonel meslek hayatıma; editörlük, kurumsal iletişim ve dijital pazarlama ile devam ediyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.