• Edebiyat ve Sanat

    Gidenlerin Şiiri

    Camların üstünde gece ve kar. Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar, Uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor. İstasyonun üçüncü mevki bekleme salonunda Siyah başörtülü, çıplak ayaklı bir çocuk yatıyor. Ben dolaşıyorum… Gece ve kar pencerelerde. Bir şarkı söylüyorlar içeride. Bu, giden kardeşimin en sevdiği şarkıydı. En sevdiği şarkı… En sevdiği… En… Kardeşler, bakmayın gözlerime, Ağlamak geliyor içimden… Bembeyaz karanlıkta parlıyan raylar, Uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor. İstasyonun üçüncü mevki bekleme salonunda Siyah başörtülü, çıplak ayaklı bir çocuk yatıyor.. Gece ve kar pencerelerde, Bir şarkı söylüyorlar içeride!.. Nazım Hikmet Ran

  • İstanbul,  Yurt içi

    İstanbullular İçin Yakın Deniz Keyfi Kilyos

    Temmuz ayının serin bir gününde, Sarıyer’e doğru yola koyuldum. Hedef; Sarıyer’den Kilyos’a varmak. İstanbul’un yakın deniz keyfi Kilyos, istanbullulara güzel bir deniz keyfi seçeneği sunuyor. Üsküdar üzerinden motorla Kabataş’a gittim ve Kabataş durağından Sarıyer otobüslerine bindim. Arkadaşımla Sarıyer’de buluştuk ve Sarıyer’den Kilyos’a giden minibüslere bindik. 2012 yılı Sarıyer-Kilyos arası minibüs ücreti 2.00 TL. Kilyos’a doğru ilerlerken bir süre sonra, İstanbul’da alışkın olduğumuz binalar ve yapılar seyrelmeye başlıyor ve yerini bahçelere bırakıyor. Bu da insan da, İstanbul dışına doğru bir yolculukta olduğu izlenimini uyandırıyor. Minibüsle olan yolculuğumuzun sonunda Kilyos-Kumköy mevkiine varıyoruz. Burası minibüslerin son durağı oluyor. Kilyos’a ulaşım için otobüsü tercih edenler, Sarıyer deniz otobüslerinin önündeki duraktan geçen Kilyos otobüslerine de…

  • Genel

    Mavi Bayrak Nedir?

    Mavi Bayrak, plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülüdür. Bu ödül; – Deniz suyunun temizliğini, – Çevre yönetimine önem verildiğini, – Çevre bilincinin oluşturulmasına yönelik etkinliklerin yapıldığını, – Plaj veya marinayı kullananların ihtiyaçlarına cevap verecek donanım ve güvenliğini garanti etmektedir. Bu nedenle bir marka veya “Eko-Label” özelliğini taşımaktadır. Bu kriterler kapsamında deniz suyunun kontrolü amacı ile plajlardan 15 gün arayla, sezon süresince deniz suyu numunesi alınmakta, mikrobiyolojik düzeyde ve üç parametrede analizler yapılmaktadır. Bu analizler “Avrupa Birliği Yüzme Suyu Direktifleri” kapsamında değerlendirilmektedir. Marinalar için deniz suyu analizi istenmemekte, sadece deniz suyunun fiziksel görüntüsü değerlendirilmektedir. Söz konusu numune alma ve analiz işlemleri Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmakta ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca…

  • Yol Şarkıları

    Μονοπάτια (Patika Yollar)

    Areti Ketime: Yollar (Yunanca’dan Türkçe’ye, bildiğim kadarıyla size şarkının tercümesini de yaptım.) Ben iki ay görmeyi istiyorum, İki ayı görmeliyim. Çok mutlu akşamlarım var, Birçok akşamların mutluluğuna sahibim. Gözlerim, benim tatlı gözlerim, Beni iki parçaya bölüyorsun. Duramaz başka kalp, senden uzakta. Gözlerim benim tatlı gözlerim Senin buldum yollarını, Yanıma getirmek için seni. Nasıl seni inkâr ederim. Neredesin ayrı? Neredesin ayrı, nasıl inkâr ederim? Aklımda mutsuzluğum, Mutsuzluğum aklımda. Gözlerim benim tatlı gözlerim, Beni iki parçaya bölüyorsun. Duramaz, başka kalp senden uzakta. Gözlerim benim tatlı gözlerim. Senin buldum yollarını, Yanıma getirmek için seni. Çeviren: Figen Karaaslan μετάφαστρı: Φιγκνέν Καραασλάν

  • Edebiyat ve Sanat

    Kent

    Dedin; “Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim, Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet. Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam; Ve yüreğim gömülü bir ceset sanki. Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede. Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam Hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma, Yıllarımı kıydığım, boşa harcadığım… Yeni ülkeler bulamayacaksın, Başka denizler bulamayacaksın. Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşlanacaksın, Aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma, Bir gemi yok, bir yol yok sana. Değil mi ki hayatına kıydın burada. Bu küçük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada. Diyorsun ki; bir başka ülkeye, Bir başka denize gitmek istiyorum; Bundan daha…

  • Yurt dışı

    Romantizmin Başkenti Paris!

    Paris’e giderseniz; bu geziden, hafızalarınızdan silinmeyecek birçok anıyla dönersiniz. Paris’te güzel bahçeler, parklar içinde gezerken tarihi bir binaya ya da güzel bir heykele rastlamanız an meselesi. Güneş ışıklarının içinizi ısıttığı bir günde gezinirken, çimlere şöyle bir uzanıp; gözlerinizi kapayın ve geçmişe bir yolculuk yapın. Ardından gözlerinizi açtığınızda, etraftaki binalara göz gezdirdiğinizde bir de görürsünüz ki, hala geçmiştesiniz. Bu şehirdeki sokaklar ve caddeler oldukça geniş. Şehrin alt yapısı 1800’lü yılların sonlarında tamamlanmış. III. Napoleon zamanında şehrin imarı ve şehir planlaması, Baron Haussmann’ a yaklaşık 20 yılda yaptırılmış. Napoleon, halk arasındaki popülerliğini arttırmak ve bir bulvarın köşesinden bakıldığında; ara sokakların da görülerek, denetlenebilmesi için kenti birbirinin aynı olan bulvarlar ağıyla donatmış. Geniş…

  • Edebiyat ve Sanat,  İstanbul

    Fener’in Bitmeyen Hikâyesi…

    İstanbul’un en eski ve köklü semtlerinden birisi olan Fener’de yaşanmış olan kültürel çeşitlilik burayı da tarihi açıdan zengin bir semt ve birçok hikayenin de ev sahibi  yapmıştır. Fener’deki tarihi güzellikler de hikayeler de bitmez. Bu yazım, Fener’in bitmeyen hikayesi ile ilgili… Fener; tarihi yarımada, “İlk İstanbul” ya da “Sur içi İstanbul” olarak bilinen bölgede, Haliç’e bakan eski bir semttir. Fener ismine, yabancı tarihçilerin eserlerinde “Porta Phari” ve “Porta del Pharo” olarak rastlanır. Petro Kapısı’nın yanında bulunan mahalle, Bizans döneminde “Fanari” adını taşımaktaydı. Şimdiki Fener iskelesinin olduğu yerde, o zamanlarda bir deniz feneri bulunmaktaydı. Bu fenerin, İstanbul’da meydana gelen büyük depremler ve kuşatmalar sonucunda yok olduğu tahmin edilmektedir. İstanbul’un fethi sırasında,…

  • İstanbul,  Şehir Efsaneleri

    İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Geliyor? 1

    İstanbul semtlerinin isimlerinin nereden geldiğini, 3 yazı dizisi şeklinde sizinle paylaşacağım. İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Geliyor 1’i şimdi bu yazıda paylaşıyorum. İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Geliyor 2 ve yine İstanbul Semtlerinin İsimleri Nereden Geliyor 3‘e de buradan ulaşabilirsiniz. Tarih boyunca birçok uygarlık görmüş geçirmiş ve birçok tarihsel olayın baş kahramanı olmuş İstanbul, geçmişten günümüze gelene kadar; Latinlerin dilinde Bizantium, Rumların dilinde Konstantinopolis, Selçukluların dilinde Konstantiniyye olmuştur. İstanbul’u, İstanbul yapan birçok semt de, değişik dönemlerde farklı isimlerle adlandırılmıştır. İstanbul semtlerine tarihi bir yolculuğa çıkarak, semtlerin eski adlarına göz atmaya ne dersiniz? Acıbadem: Geçmiş zamanlarda İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları bu semtteki bahçeli evlerin ve konakların bahçelerindeki badem ağaçlarından dolayı bu isimin verildiği…

  • Antalya,  Yurt içi

    Yanartaş (Chimera) Çıralı

    Yanartaş- Çıralı’da, antik çağlardan bu yana hiç sönmeden yanan ateş; bir doğal gaz kaynağının, çatlaklardan yeryüzüne çıkmasıyla oluşur. Eskiden daha güçlü yanan ateş, zaman içinde küçük ancak çok sayıda aleve dönüşmüştür. Gündüz daha belirsiz olan alevler, akşam saatlerinde daha belirginleşip, daha etkileyici bir görünüm kazanıyor. Yanartaş- Chimera’ya, ören yeri girişinden yaklaşık 20-25 dakikalık bir tırmanışla ulaşılıyor. Bu tırmanışı kolaylaştırmak ve manzaranın tadını daha çok çıkarabilmek için tırmanışa, gündüz başlamak daha iyi olacaktır. Gündüz; gün ışığıyla rahat rahat yukarı çıkıp orada manzaranın tadını çıkarmak, akşam saatlerinde artan ateşin ışığını izlemek, Yanartaş’tan daha çok keyif almanızı sağlayacaktır. Çam ağaçlarının arasında ve sakin bir doğada bulunmak ve burada yürüyüş yapmak insanı, aynı buranın…

  • Antalya

    Yanartaş (Chimera) Çıralı Destanı

    Antik Yunan döneminde Argos ilinde Ephyra Kralı’nın yiğit bir oğlu yaşarmış. Asıl adı Hipponus olan bu delikanlı, bir gün avlanırken yanlışlıkla talihsiz bir şekilde kardeşi Belleron’u öldürmüş. Bu olaydan sonra ona “Belleron’u yiyen” anlamında olan ‘Bellerophon’ ismini takmışlar. Kardeşinin ölümüne ve bu olaylara çok üzülen yiğit Hipponus, keder içinde baba ocağını terk ederek; o zamanki Tiryns şehrine, o bölgenin kralı olan Proitos’un yanına gitmiş ve onun konuğu olmuş. Kral Proitos’un güzel karısı Ante, yakışıklı ve yiğit Hipponus’a tutulmuş. Ne var ki, yiğit olduğu kadar dürüst de olan delikanlı, kralın karısının bu aşkına karşılık vermemiş ve her defasında kraliçenin yakınlaşma çabalarından bir şekilde yolunu bularak, kurtulmuş. Aşkına bir türlü karşılık bulamayan…