Samos (Sisam) Adası Hakkında Bilgi
Bu yazımda size gerçekleştirmiş olduğum Samos (Sisam) Adası hakkında işinize yarayacağını düşündüğüm bilgiler vereceğim. Samos (Sisam) Adası’na Yunanistan Kapı Vizesi ile de gidebilirsiniz.
Yazıyı okurken, bir yandan kendinizi Stelios Kazancidis’in güzel yorumuyla, Manolya şarkısının hoş melodilerine bırakabilirsiniz.
Samos Adası Hakkında Bilgi
Türklerin çoğunun Sisam adıyla bildiği ve Yunanların Samos olarak adlandırdığı bu Yunan Adası, Ege Denizi’nde Dilek Yarımadası’nın karşısında bulunur. Sisam şehir merkezini, adanın genelini ve yakınındaki İkarya Adası’nı kapsar.
Ünlü Pythagaros (Pisagor) bu adada doğmuştur. Ayrıca ada, Osmanlı’dan alınan son ada olma özelliğini de taşır.
Samos Adası, 476 kilometre karelik bir alanı kaplar. 140 kilometrelik sahil şeridi ve birçok kumsalı bulunur. Adanın üç önemli limanı vardır, bunlar Samos (Vathy), Karlovassi ve Pythagorion’dur..
Ada Hakkında Tarihi Bilgi
Mitolojik Bilgi
Söylenceye göre Samos Adası, Naiades ve Neiades isimli yüksek çığlıklar atan ürkütücü yaratıkların yaşadığı bir adaydı. Bu yaratıkların yüksek sesli çığlıkları o kadar ürkütücüydü ki, onların çığlıklarıyla gerçek anlamda yer yerinden oynuyordu. Efsaneye göre Samos Adası, bu yaratıkların korkunç çığlıklarından kopan kara parçası ile ayrılmış ve bugünkü şeklini almıştır.
Adanın ismi bir rivayete göre; Fenikeli denizcilerin burada bulunan yüksek dağlar ve adanın doğal güzelliği nedeniyle buraya Sama yani yüksek yer demesinden gelmektedir.
Mitolojiye göre Tanrıça Hera, Samos Adası’nın güneyinde doğmuş ve yine aynı yerde Zeus ile evlenmiştir. Böylece de, adanın koruyucusu olmuştur. Bereket tanrıçası Hera’ya tapınma amaçlı birçok tapınak yapılmıştır.
Antik çağlarda Samos, zengin ve güçlü bir şehirdi.
Samos’un Kasabaları ve Köyleri
Bu kasabalardan özellikle Kokkari, Karlovassi ve Pythagorion’a gitmenizi öneririm.
- Kokkari
- Karlovassi
- Pythagorion
- Vourliotes
- Mytilini
- Manolates
- Votsalakia ve Ormos
- Heraion
Samos Adası Gezilecek Yerler
- Arkeoloji Müzesi (Samos)
Müze, eski ve yeni olarak ikiye ayrılmıştır. Yenisi, Heraion’da bulunur.
- Efpalineio Tüneli (Pythagorion)
Bu tünel aslında bir su kemeri olup, antikçağın başarılı mühendislik örneklerinden birisi olarak görülür. Eupalinos isimli mühendis tarafından tasarlanmış olan bu su kemeri, M.Ö. 529 ve 524 yılları arasında yapılmıştır.
Tünel, Samos şehrine kuşatma zamanında su sağlıyormuş. Tünelin bu kadar önemli olmasının en önemli sebebi; yedi bin kölenin kaynağın bulunduğu dağ tarafından tüneli kazması ve diğer yedi bin kölenin şehir tarafından tüneli kazması ve dağın ortasında buluştukları noktada, hiçbir hatanın bulunmamasıdır. Bu tünel, sıcak yaz günlerinde doğal bir klima görevi görür.
- Hera Tapınağı (Heraion)
M.Ö. 525’da Polycrates’in zamanında inşa edilen Yunanistan’ın en büyük tapınağıdır.
- Pythagoras Heykeli (Pythagorion)
Pythagaos’a gitmişken görmeniz gereken bu bronz heykel, limanın doğu tarafında bulunur.
- Şelaleler ve Metamorphosis Bizans Kilisesi (Karlovassi yakınındaki Potami)
Ana yoldan çıkan patikayı takip ederseniz, adadaki en eski kilise olan (11. Yüzyıl) Metamorphosis Kiliesi’ne ulaşırsınız. Patikanın az ilerisinde ise şelaleler bulunmaktadır. Dilerseniz, şelalelerdeki bu suya girebilirsiniz.
- Pythagoras Mağarası (Karlovassi ve Marathokambos arası)
Efsaneye göre bu mağarada, zalim Polycrates’ten kaçan Pythagoras saklanmıştır.
- Panaghia Sarantaskaliotissa Mağarası (Marathokambos)
Mağaraya çıkan kırk basamaktan adını almaktadır. Mağaranın içinde; Faneromeni Panaghia Şapeli, sarkıtlar ve bir sarnıç vardır.
- Kerkis (Kerketeus) Dağı
1440 metre yükseklikte olan bu dağ, adadaki en yüksek dağdır.
- Tsamadou Kumsalları
Vathy’den 12 kilometre uzaklıkta olan güzel Tsamadou Plajı, berrak suya ve taşlı bir sahile sahiptir. Burada, ayrıca birçok taverna da yer alır.
- Gün
Şehir Merkezi Keşfim
Samos’un tepelerinden, birçok beyaz boyalı merdivenden aşağı iniyorum. Önce biraz sahil boyunda volta atıyorum. Sonra karnım aç olduğu için gözüme kestirdiğim bir yere oturuyorum. Joy Cafe’de bir frape daha içiyorum ve bir tost yiyorum. İkisi 5 Euro tutuyor. Anlaşılan, Samos Adası ucuz bir ada… 😉
Kafede, benimle birlikte iki üç kişi daha var. Gündüz boş gibi gözüken bu mekan, akşam olunca kalabalıklaşıyor. Bir şeyler atıştırdıktan sonra seyahat acentasına giriyorum ve bana uygun bir turun olup olmadığına bakıyorum. Ancak bana göre bir tur bulamıyorum. Tüm gün süren ada turunun 40 Euro olduğunu öğreniyorum. Tura gidenler de ağırlıklı olarak Hollandalı ve Almanlarmış.
Samos Adası’na daha çok Almanlar, Hollandalılar ve İngilizler geliyor gördüğüm kadarıyla da…
Almancam da yok zaten bir de bu fiyat bana biraz pahalı geliyor. Ağırlıklı olarak turda gezilecek yerler kiliseler ve manastırlarmış. Yaz sıcağında pek kültür turu istemiyorum. Bana deniz, kum ve güneş lazım şu an… 🙂 Kimseye bağlı olmadan bir yerlere gidip, kendi kendime de gezebilirim. 🙂
Samos’a geldim, odaya yerleştim, bir şeyler atıştırdım derken neredeyse akşam oldu. Benim hala denize girme umudum var. Ancak bu saatte uzağa gidemeyeceğimi de biliyorum. Feribottan inince elime tutuşturulan broşürde, şehir merkezine yakın olan plajı denemeye karar veriyorum. Limanı geçiyorum ve yol boyunca gözüme çarpan güzellikleri fotoğraflayarak yürüyorum. Biraz yürüdükten sonra Gakou Plajı’na varıyorum.
Güneş sıcaklığını oldukça kaybetmiş. Burada Kos’taki ya da Sakız Adası’ndaki birçok yerdeki gibi sadece yediğini ve içtiğini ödemek yerine şezlong ücreti de ödeniyor.
Peki bu plaja nasıl ulaşırsınız? Samos Limanı geçince, limanın önünden sola doğru bir yol kıvrılıyor. Oradan sapın, düz yürüyün ve hastaneyi geçin. Biraz daha yürüdükten sonra plaja varacaksınız.
Gakou Plajı biraz ufak, deniz de biraz taşlık. Ancak deniz suyu berrak… Deniz de hemen derinleşmiyor. Plajda bir saat kalıp, odama dönüyorum. Duş alıp, hazırlanıp bu sefer yemek yemek için dışarı çıkıyorum. Özlediğim Yunan mezelerini ve yemeklerini yemek için sabırsızlanarak kestirme olan -saymasam da- yaklaşık 200 adet basamağı inerek, şehir merkezine ulaşıyorum.
Limana yakın bir noktada olan Di Napoli tavernaya oturuyorum. İsmi sizi şaşırtmasın, isim İtalyan ama geleneksel Yunan yemekleri de mevcut.
Porsiyon souvlaki sipariş ediyorum. Patlıcan-kabak kızartması da istiyorum. Tam olarak istediğim şeyin fotoğrafını garsona göstersem de masama, yumurtalı ya da unlu bir şekilde kızarmış kabaklar geliyor. İstediğim şey tam olarak bu değil ama umduğumu değil bulduğumu yiyeceğim mecburen, bu sefer…
Bu yemeklere ilaveten bir bardak uzo 12,50 Euro tutuyor. Yemek sonrası artık kendimi yorgun hissediyorum. Taksiyle aparta dönüyorum. Taksi 4 Euro tutuyor. Böylece, Samos’ta ilk günümü noktalamış oluyorum.
- Gün
Sabah kalkıyorum ve hazırlanıyorum. Hedefim Kokkari’ye gitmek. Fırından börek alıyorum. (1,50 Euro) sonra otobüs istasyonundaki kafeye gidiyorum. Burası oldukça ilginç bir yer. Önü kafe, içi bakkal yani ne ararsan var. Otobüs, kafe ve bakkal… Yok yok 🙂
Kafede de 2 Euro’ya sütlü bir neskafe içiyorum. Saat 11.00’deki otobüse biniyorum. Yolcu çok… Bileti içeride alıyorsunuz. Ücret, gideceğiniz yere göre değişiyor. Benim gideceğim yer olan Kokkari, 1,60 Euro …
Kokkari, Samos (Vathi) merkeze yaklaşık 9 kilometre uzaklıkta yani otobüsle yolculuk 15-20 dakika sürüyor. Otobüsten inince önce Kokkari’yi biraz turluyorum ve etrafın fotoğrafını çekiyorum.
Burası beyaz evlerin ve evlerin boynuna sarılmış gibi duran renkli çiçeklerin olduğu, şirin bir kasaba…
Sonra kendime, denize girmek için uygun bir yer bulmaya çalışıyorum. En az insanın olduğu Ammos Plaz’ı gözüme kestiriyorum ve buraya giriyorum. Burası aslında bir restoranın plajı… Restoran kısmı 12.00’de açılıyor. Yemek yiyince şezlong ücreti yok.
Kokkarai’nin denizine gelince; deniz berrak, taşlık ancak çabuk derinleşiyor. O yüzden plajda pek küçük çocuk da yok ve yaş ortalaması genelde yüksek gözüküyor.
Öğlen 13.00’e kadar deniz sakindi ancak bu saatten sonra deniz aniden dalgalandı. Ben de orada öğle yemeğimi yedim bu esnada. Porsiyon souvlaki ve su 10,30 Euro tuttu. Kredi kartı geçiyor. Yemeğimi yedikten sonra 15.30 otobüsü için 15.00’de durakta oluyorum. Durağın karşısında bir restoran-bar buluyorum. Adı Taverna Bira ama canım frape içmek istiyor. Birayla hiç aram yok. 🙂
Frape var mı diye soruyorum. Şansıma, varmış. Wifi adresini öğrenip, fotoğraf paylaşımlarıyla otobüsü bekliyorum.
Samos merkeze dönüyorum, 200 basamağı çıkıyorum ve odaya gidiyorum. Duş alıyorum ve akşam yemeği için hazırlanıyorum. Yazın, bu tembel hayatı seviyorum. Tüm gün sadece deniz kum güneş plaj keyfi ve yeme içmeyle günü geçirmek. Başka hiçbir amacın olmaması güzel. 🙂
Saat 19.30 gibi odadan çıkıyorum. Samos’un yukarılarında olduğum için eski sokakları ve evleri gezerek tatil sonrasında, düz bir karına sahip olmamı sağlayan 200 basamağı tekrar iniyorum.
Merdivenlerin kenarlarında evler var. Evin önüne sandalye atmış Yunanlı yaşlı amcalar ve teyzeler var. Karşılaştıklarıma, “Geia Sas” diyorum. Onlar da bana “geia sou” diyor. Hatta bir kadın bana gezmeye mi çıktın kızım diyor. Evet diyorum. Sanki ben de, yıllardır oralarda yaşıyormuşum gibi ortama hemen uyum sağladım. 🙂 Yunanistan’a gidince zaten hep böyle hissediyorum. Sanki yıllardır orada yaşamışım/yaşıyormuşum gibi hissediyorum. 🙂
Biraz da limanın arka sokaklarını geziyorum yemek öncesinde… Agia Nikola Kilisesi’nin etrafını turluyorum. Sonra yine cadde kısmına geçiyorum. Bugün yemeğimi Teleion Plus’ta yiyeceğim. Sonunda burada, pita (ekmek) gyros buluyorum.
Bulmuşum pita gyros’u, uzosuz bırakır mıyım hiç? 🙂 Yanına da, Samos uzosu olan fokaron sipariş ediyorum.
Yemeyenler ya da yemiş olup da dikkat etmemişler için açıklayayım pita gyros, ekmek içinde bir yiyecek. Gyrosun içinde döner şeklinde et, domates, soğan ve patates oluyor. Bunlara ek olarak sos da tercih edebiliyorsunuz. Ben caciki soslu gyros seviyorum. Hepsi sadece 4,80 Euro tutuyor. Yemek lezzetli, fiyat da ucuz daha ne olsun? 🙂
Biraz yürüdükten sonra solid bara giriyorum. Bir kadeh kırmızı şarap sipariş ediyorum. (3 Euro) Biraz oturuyorum ve etrafı gözlemliyorum. Notlarımı alıyorum ve taksiyle yine aparta dönüyorum.
- Gün
Sabah kalkıyorum. Bus station kafede, (bu ismi ben taktım):) bir Türk/Yunan kahvesi içiyorum. Bugünkü varış noktam Pythagorios olacak. Burası da, Samos merkeze yaklaşık 12 kilometre. Otobüs yolculuğu, yaklaşık 25 dakika sürüyor. Otobüs bileti 1,70 Euro…
Pythagorios’a varıyoruz. Beklediğimden daha güzel bir yer. Zevkler ve renkler kişiye göre değişir elbette ama ben burayı Samos merkez ve Kokkari’ye göre daha çok beğendim. Merkezden, daha gelişmiş bir havası var.
Evler ve sokaklar, daha bakımlı gözüküyor. Burası bir liman kasabası… Liman da kendine has bir güzelliğe sahip…
Limanda demirli olan birçok yat ve tekne bulunuyor. Limanda, yol boyunca kafeler ve restoranlar var. Belki de buradaki restoran sayısı merkezden fazladır.
Kahvaltı yapmadığım için öncelikle bir şeyler atıştırmak istiyorum. Gözüme küçük ama şirin bir kafeyi kestiriyorum. Serviste güler yüzlü iki kız var. Bir kahve ve bir de tost sipariş ediyorum. İkisi toplam 2,60 Euro tutuyor.
Pythagorios’ta plaja varmak için limanın tersi istikamete yürümeniz gerekiyor. Yaklaşık 10-12 dakikalık bir yolculuktan sonra toprak bir yolu geçip, plaja ulaşıyorsunuz. Plaja giderken yol boyunca birçok güzel hediyelik eşya dükkanı görüyorsunuz.
Denize vardığınızda, 3 adet işletme karşınıza çıkıyor. İlki kantin görünümünde, 2. Asteria Beach, 3. ise başka ama ben Asteria Beach’i seçtim. Çünkü double ve single yatak görünümlü, oldukça rahat gözüken şezlongları var. 🙂 Keyifçi olduğumu biliyorum 😉
Tek kişilik olan yatağa havlumu seriyorum. Tabii bu keyfin bir bedeli var. 🙂 Şezlong için 3 Euro veriyorum. Bir de icetea sipariş ediyorum.(3 Euro)
Buranın denizine gelince, denizini de Kokkari’den daha çok beğendim. Plajı, kumla karışık küçük çakıl taşlı. Denizin içi de ilk girişte biraz çakıl taşlı, biraz ilerleyince taşlar yerini kuma bırakıyor. Deniz de hemen derinleşmiyor. Dalga da normal yani çok az… Deniz suyu sıcaklığı da benim için iyiydi.
Denizin içindeyken başımın üzerinden birkaç kez uçak geçiyor ve biraz gürültü oluyor. Her şey sakinken, aniden biraz gürültü duyuyorsunuz bir bakmışsınız ki tepenizden bir uçak geçiyor. Bu anı fotoğraflamaya çalıştım ama uçağı yakalayamadım, kaçırdım. 🙂
Samos Adası, dağ ve deniz konseptinin bir arada olduğu bir ada… Bu, benim en sevdiğim konsept!
Girdiğim denizde, bunlara ek olarak bir de kale manzarası var. Deniz, doğa ve tarih üçü bir arada!
Samos Adası’na bir daha gelirsem bu sefer burada konaklarım sanırım. Otobüsün dönüş saati yaklaşıyor. Hazırlanıp, durağa yürüyorum. Otobüs durağının karşısında Crepera Cafe var. Burada da soğuk bir icetea içiyorum, (1,50 Euro) otobüsü beklerken.
15.15’de beklediğim otobüs, 14.55’de geliyor. Yunanistan’dan beklenmeyen bir acelecilik. 🙂 Demek ki erken de gelebiliyormuş otobüsler, durağa biraz erken gitmekte fayda var. Otobüsle yolculuk yapacaklara duyurulur. 🙂
Hava çok sıcak, sıcaktan bunaldım. Bu sıcakta 200 merdiven çıkamayacağım. Taksiyle aparta dönüyorum. Duş alıp, dinleniyorum.
Saat 19.30 gibi hazırlanıp, merdiven aşağı Samos merkeze iniyorum. 🙂 Merdiven kenarlarında yol boyunca gördüğüm Yunanlara “Geia Sas” demeyi ve sohbet etmeyi de ihmal etmiyorum.
Bugün Cuma günü, biraz keyif zamanı… Daha önceden gözüme kestirdiğim To Magazi Tou Gianni tavernaya- diğer bir deyişle Yanni Ouzeri’ye- gidiyorum. Burası, caddenin bir arka sokağında kalıyor. Akşam yemeklerinde bu tavernada, bouziki ile canlı müzik oluyor.
Dışarıya masalar atılmış, şirin bir yer burası. Tam bir aile işletmesi… Oturduktan sonra önce Anthi geliyor biraz konuşuyoruz. Sohbet edince; o benim, Yunanca konuştuğumu öğreniyor ben de onun biraz Türkçe konuştuğunu öğreniyorum. İkimiz de birbirimizin dilini öğreniyormuşuz, ne güzel! Sonra annesi geliyor. Çok sıcak insanlar. Burada size müşteri gibi değil de eve, akşam yemeğine gelen misafirleriymişsiniz gibi davranıyorlar. Yunanistan’da en sevdiğim tavernalar bu şekilde olanlar… 😉
Kendime, günün menüsü olan 2 balık ve şarapta ahtapot kızartma sipariş ediyorum.
İki balık, bir küçük şişe uzo, (200 mililitre) bir ahtapot kızartmaya 24 Euro ödüyorum. İkram olarak masaya, söğüş domates ve salatalık geliyor.
Konuşmalardan masada oturan insanların yüzde doksanının Türk olduğunu anlıyorum. Almanlar ve İngilizler daha çok salatacı, biracı ya da fast foodcu.:) Biz Türkler bize yakın olan Yunan yemeklerini, uzoyu ya da çipiroyu tercih ediyoruz.
Yemek yiyenlerin çoğu Türk olunca müzisyenler, benim güzel manolyamı çalıyorlar ve aksanlı Türkçeleri ile bu şarkıyı söylüyorlar. Keyfin tavan yaptığı anlar… 😉
O anda çekemedim ama buyurun Manolis Aggelopoulos yorumunu dinleyin. Biraz da nostalji keyfi yapalım 😉
Yemeklerin hepsi çok lezzetli ve sahipleri de oldukça ilgililer… Yolunuz Samos merkeze düşerse, burayı size tavsiye ederim. Gitmişken benim selamımı da iletin. 🙂
Saat 00.00 olunca artık aparta geri dönüyorum. Ertesi gün dönüş günü olacak.
- Gün
Sabah kalkıyorum ve hazırlanıyorum daha doğrusu toplanıyorum. Parayı ödemek için Maria ve Sofia’nın yanlarına gidiyorum. Beni içeriye davet ediyorlar. Türkiye ve Yunanistan üzerine konuşuyoruz. Yemekler, kültürler ve şehirler… Onlara, gezdiğim diğer Yunan adalarını ve şehirlerini anlatıyorum.
Maria bana: “Seni sevdim, tekrar gel.” diyor. “İnşallah” diyorum. Benim için taksi çağırıyorlar. Vedalaşıyoruz. Normalde 4 Euro olan taksi, telefonla çağrılınca 7 Euro tutuyor. Takside de biraz sohbet ediyoruz taksici ile… Bayram öncesi Kuşadası’nda çok kalabalık varmış ve buraya doğru geliyorlarmış. Onlar gelmeden ben kaçsam iyi olur diyorum. Gülüyoruz. 🙂 Kalabalık, onlar için para benim için gürültü demek.
İstasyon kafede bir tost yiyorum ve neskafe içiyorum. Feribot akşam 17.00’de Samos-Vathi Liman’dan kalkacak. 16.00 gibi limanda olsam, yeterli sanırım. Tostumu bitirdikten sonra kalkıyorum ve limana en yakın olan Dodoi kafede serinlemek için dondurma yiyorum. Dondurma üzerine cezvede gelen Türk/Yunan kahvesi siparişi veriyorum.
Kahvemi bitirdikten sonra limana gidiyorum. Vathi Limanda, Kuşadası’nda karşılaşmış olduğum anne- kıza rastlıyorum. Samos gezilerinin nasıl geçtiğini soruyorum. Onlarla, ada üzerine izlenimlerimize dair bir sohbete başlıyoruz.
Kokkari’de, kendilerine taksi çağırma konusunda yardımcı olmayan Reef Cafe-Barı söylediler. Biz beğenmedik tavırlarını, sayfanızda yazın dediler. Pisagoros’ta, Poseidon tavernayı da çok beğendik dediler. Ben iki yere de gitmedim sadece, başka bir deneyimi iletiyorum.
Ada Halkına Dair İzlenimlerim
Gördüğüm kadarıyla ada halkı, Kos ve Sakız Adası sakinlerine göre daha sıcakkanlılar. Bu neye göre değişiyor bilemiyorum. Dediğim gibi oralar da sıcaklar ama Samos halkı sıcak kanlılık açısından bana bir tık yukarıda geldi. 🙂
Son olarak da adanın diğer gözde plajlarından bahsetmek istiyorum. Samos’ta, irili ufaklı birçok plaj var iki ya da üç günde bunların hepsini denemek zor….
Samos Adası Plajları
Samos Merkeze Yakın Olan Plajlar
Yazdığım bu paljlarda şezlong ve şemsiye mevcut…
- Gagou,
- Kerveli,
- Livadaki,
Kokkari’ye yakın Plajlar
- Lemonakia,
- Tsamadou ve Tsadou Plajları
Tsamadou Plajı, daha çok gençler tarafından tercih edilen bir plaj…
Adanın Kuzeybatısında ise Avlakia, Agios Nikolaos plajları bulunuyor.
Karlovasi
Karlovasi’nin yaklaşık 3 kilometre batısında Potami Beach var. Buranın methini duydum ancak vaktim kalmadığı ve biraz uzak olduğu için gidemedim. Bir dahaki sefere bıraktım. Rüzgar olduğunda, deniz dalgalanıyormuş. Potami Beach’te özellikle Hippys Beach Club’ın ismini duydum. Yazın hafta sonları, burada beach partiler düzenleniyormuş.
Güney Plajları ise
- Psili Amos
Adada iki adet Psili Amos varmış. Biri, Türkiye’ye en yakın olan Dilek Yarımadası’nın karşısında kalan kısımmış. Burası özellikle Türkler tarafından revaçtaymış. Diğeri ise Marathokampos’a yakın olan yine bolca övülen bir plaj…
- Posidonio Plajları
Teknelerin ve salaş balık tavernalarının olduğu bir yer burası…
Pythagoros
- Remataki Plajı
- Tsopela Plajı
Tsopela Plajı’na toprak yoldan giderek varabiliyorsunuz.
Adanın güneybatısında ise Limnionas Beach ve Hrisi Amos plajları bulunuyor.
Figen Karaaslan Seyyahça © Kasım 2016
2 Yorum
Memo
Figen hanim,
degerli izlenimlerinizi biz okuyucularla paylastiginiz icin bir tesekkurden fazlasini hak ediyorsunuz. Sizden, yerlesmek ve omrunuzun kalan kismini gecirmek uzere Σαμος, Χιος, ya da Λεσβοσ adalari arasinda bir tercih yapmanizi isteseler yanitiniz ne olurdu ? Ve yerleseceginiz adada hangi sehri secerdiniz ? Uzun bir seyahat birikimine sahip bir seyyah olarak yerleseceginiz yerde neleri goz onunde bulundururdunuz ? Yanitiniz icin simdiden tesekkurler !
Figen Karaaslan
Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Mutlu ettiniz beni…
Sizlerden gelen böyle güzel yorumlar, en büyük motivasyon kaynağı oluyor.
Saydığınız adalar içinde Samos ve Sakız Adası arasında kaldım.
Samos’un denizi güzel. Sakız ise daha tarihi ve ekonomik…
Benim yaşamak istediğim yer Kavala 🙂 Sebebi ise: hem İstanbul’a yakın.
Küçük bir sahil şehri… Tasos Adası da yakın 🙂 Makedonya tarafını seviyorum.